Yeni bir haftadan herkese merhaba. Kendimizle, partnerimizle ve çocuklarımızla olan ilişkimizi değerlendirdikten sonra bu haftaki yazım işyerindeki ilişkilerimiz üzerine. Pek çok danışanım işyerinde oynanan oyunlardan mutsuz ve bunu nasıl yöneteceğini bilmiyor.
İşyerindeki ilişkileri anlamak adına bu hafta Yaşam Pozisyonlarını anlatacağım sizlere. Bir kağıdı dört eşit parçaya bölün. Sağ üst kutucuğa I. pozisyon diyoruz. Bu pozisyon dünyaya geldiğimizdeki ilk pozisyonumuz. Tıpkı bir bebek gibi öğrenmeye açık, meraklı olduğumuz bir yer burası. Burada iken Ben OK’im, Sen OK’sin bakış açısına sahibiz. Bazı insanlar işyerindeki stresli ortama rağmen daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi Yetişkin yaklaşımı sergilerler. Soğukkanlıdırlar. Olayları duygularıyla değil, akıl ve sağduyu ile çözmeyi tercih ederler. Dedikodu sevmezler. Neden sorusu yerine nasıl ile ilgilenirler. Başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı duyarlar. Kendi düşünceleri kadar farklı düşüncelere de açıktırlar. Direk yargılamak yerine önce dinlerler.
Sol üst kutucuğa II. Pozisyon diyoruz. Bu pozisyondaki kişiler Ben OK değilim, Sen OK’sin bakış açısına sahiptirler. Burada olduğumuz zaman kendimizi yetersiz, değersiz ve depresif hissetmemiz kaçınılmazdır. İşyerinde sürekli kendimizi başkalarıyla kıyaslar, onların gözünde küçük düşme korkusu yaşarız. Hata yapmaktan ve işimizi kaybetmekten korkarız. Korku, panik, kaygı, telaş, uyku problemleri sıkça yaşadığımız duygu ve durumlardır.
Sol alt kutucuğa III. Pozisyon diyoruz. Bu pozisyondaki kişiler Ben OK değilim, Sen OK değilsin bakış açısına sahiptirler. Burada olduğumuz zaman her şey boş ve anlamsızdır. Umut yoktur, yoğun bir çaresizlik vardır. Büyük bir kayıp sonrası kişilerin buraya düşmesi kaçınılmazdır ama uzun süre burada kalan bir kişinin intihar eğilimi başlayacağından destek alması şarttır.
Sağ alt kutucuğa IV. Pozisyon diyoruz. Bu pozisyondaki kişiler Ben OK’im, Sen OK değilsin bakış açısına sahiptirler. Burada olan kişiler genellikle büyürken ihmal edilmiş, kendi ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılamak zorunda kalmışlardır. O yüzden de kimseye güvenmeyen, sadece kendi aklına güvenen ben merkezci bir algı geliştirirler. Bu kişiler genellikle hep haklı olma peşindedirler, hata yapmaya ve haksızlığa tahammülleri yoktur. İnsanların korktuğu, çekindiği, öfkeli, agresif görüntülerinin altında çok kırılgan bir benlik gelişimi vardır, eleştirilmekten inanılmaz korkar, tıpkı hayvanlar gibi korktukça daha saldırganlaşırlar. Diktatörler ve narsistler V. Pozisyondan ilişkilerini yapılandıran kimselerdir.
I.pozisyonda hayata başlar ama sürekli orada kalamayız. Büyüdüğümüz evde olanlar, bizim kendimiz, başkaları ve hayat ile ilgili farkında olmadan aldığımız kararlar sonucunda bu pozisyonlar arasında gider gelir ama birini temel yaşam pozisyonumuz olarak benimseriz.
Stresli olduğumuzda bu temel yaşam pozisyonumuzda buluruz kendimizi. Özellikle işyeri gibi stresin ve baskının yoğun olduğu, kişilerin birbiriyle rekabet içinde olduğu, kendilerini güvende hissetmediği yerlerde kişilerin temel pozisyonlarına girmeleri kaçınılmazdır.
Eğer IV. Pozisyondan davranan bir çalışan sizi II. Pozisyona sürüklüyor, sürekli yetersiz hissedip depresyona girmenize rağmen burada kalmayı sürdürüyorsanız bunun nedeni II. Pozisyonun temel yaşam pozisyonunuz olmasıdır. Çünkü bu his size tanıdıktır, acı hissetseniz de bu döngüden nasıl çıkacağınızı bilemezsiniz.
Temel yaşam pozisyonlarını çocuklukta büyüdüğümüz evde öğreniriz çünkü bu evin gerçeğinde bu pozisyon o çocuk için anlamlıdır. Ama artık yetişkin bir kadın ya da erkek olduğumuzda olaylarla başa çıkmak için daha fazla kaynağımız vardır. Birinin şiddetine maruz kaldığımızda buna tahammül etmek yerine kendimizi koruyacak önlemler ve çözümlere ihtiyacımız vardır. Önce o kişiyle konuşmak, o kişiyle konuşmak çözüm olmadığında bir üst yöneticiyle veya IK yöneticisiyle paylaşmak gerekli olabilir. Bunların hiçbiri çözüm olmadığında da bu ortamdan çekip gitme seçeneğimiz vardır.
İşyerinde ideal olan I. pozisyonda durduğumuz ve I. pozisyondan yaklaşan kişilerle çalışmaktır. Böyle bir ortamda herkes mutlu ve huzurludur. Kendi potansiyelini ortaya koyabilir çünkü karşılıklı güven, kabul ve takdir vardır. İşyerine bağlı ve sadıktır. Bunun için işyerinin değerleri, çalışanlarına yaklaşımı ve verdiği değer belirleyici unsurdur. Bunların olmadığı rekabetçi ortamlarda kişilerin temel yaşam pozisyonlarına kaymaları ve oyunlar oynamaları kaçınılmazdır.
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış